Değerli çalışanlarımızla 20 yılı aşkın süredir gerçekleştirdiğimiz çatı katı seminerlerimizi 2020 Ağustos ayı itibarı ile online platforma taşıdık. İlk konuğumuz Sn. Işık Öğütçü oldu.
Işık Öğütçü, babası Orhan Kemal’in mektuplarını bir araya getirerek yazdığı – Eşe Dosta Selam eserini tüm katılımcılarımızla paylaştık.
Orhan Kemal’in en küçük çocuğu Işık Öğütçü’yü konuk olarak ağırladık. Orhan Kemal’in anısını yaşatmak için oldukça başarılı çalışmalar yapan Işık Öğütçü, Türk Edebiyatı’nın değerli kaleminin günlük ve şiirlerini derleyerek yayınlamıştır. Yakın dönemde eserlerin büyük bir bölümü başta İngilizce olmak üzere bir ok dile çevrilip yayınlanmıştır. Işık Öğütçü, Cihangir’de Orhan Kemal adına bir müze açmış ve bir de internet sitesi kurmuştur.
Üniversite yıllarında geçimini Kenter Tiyatrosu’nda oyun izlemeye gelenlere kitap satarak sağlayan Öğütçü; hem okuyup hem çalışan bir insan olarak hayatın gerçeklerini tanımaya başladı. İlkokul sıralarında başlayan hayat mücadelesi onun yaşamının bir parçası oldu.
“Eşe dosta selam. İnandığım doğruların adamı oldum, böyle yaşadım, karınca kararınca bu doğruların savaşını daha çok sanatımda yapmaya çalıştım, kursağıma hakkım olmayan bir tek kuruş dahi girmemiştir.”
Orhan Kemal
“Orhan Kemal’in ailesi; Nâzım Hikmet, Fikret Otyam, Güzin Dino, Yaşar Kemal, Samim Kocagöz, Kemal Tahir ve daha birçok isimle mektuplaşmalarının çoğu ilk kez gün ışığına çıkıyor. Bu derlemeyle Orhan Kemal’in yaşam mücadelesinde yaşadıklarına tanıklık edilmesini sağlamak, ilerde onunla ilgili yapılacak araştırmalara kaynak oluşturacak bir çalışma yapmayı düşündüm. “Yazdıklarım-Yazılanlar” başlığı altında toplamayı uygun gördüm. Merakım ona yazılan mektuplara, Orhan Kemal’in ne yanıt verdiğiydi. Veya tam tersi olabilirdi. İlk mektup 1933 tarihini taşıyor. 1970 yılına kadar devam eden mektuplarda şimdiye kadar örneğine az rastlanan bir çalışma olsun istedim.”
Işık Öğütçü
Orhan Kemal’in gazete sayfalarında tefrika edilip kitaplaştırılmayı bekleyen metinleri tek tek yayınlanıp okurlarla buluşturulmuştu. Şimdi bu üç roman, Kaybolan Romanlar adıyla, ilk kez bir araya geliyor. Kaybolan Romanlar, Orhan Kemal edebiyatının ne kadar derin, usta yazarın yaratıcılık gücünün sınırlarının ne kadar sonsuz olduğunu gösteriyor, hayatın içinden süzülüp gelen olayların hâlâ yaşanabileceği gerçeğini bir kez daha gözler önüne seriyor.